10 Eylül 2014 Çarşamba

Şivan Perwer'den tam olarak ne istiyorsunuz?


Aslında Şivan Perwer ve uzun zamandır onu hak etmediği kalıplara sokanlar hakkında söyleyecek pek bir şey kalmadı. Ancak buna Selim Temo gibi bir kalemde dahil olunca, yeniden bazı şeyleri hatırlatma gereği hissettim. 

Selim Temo bir söz ustası, o yüzden onun Radikal'de yazdığı "Hangi Şivan" yazısına cevap verecek kadar kelimelerle aramız iyi olmayabilir ancak bazı hakikatleri anlatmak için de fazla süslü cümlelere gerek yok.

Sayın Selim Temo yazısında kısaca Şivan'ın eski mahallesini ve devrimciliği terk edip yanlış yola girdiğini ileri sürmüş. Cümlelerine özenle "viski" ve Tarkan" kelimelerini de ekleyip Şivan'ın girdiği yeni yolun ne kadar kötü olduğunu kanıtlamaya çalışmış.

Şivan Perwer'in 40 yılda yaptığı tüm iyi şeylerin yanına kötü ve yanlış olduğunu düşündüğü şeyleri de yazıp o kıymetli geçmişini bir çırpıda sıfırlamış. Şivan Perwer'i ve şu anda durduğu yeri bilmeyen biri, bu yazıyı okusa Şivan Perwer İstanbul'a yerleşip, bir gazinoda sahneye çıkmaya başlamış sanır. 

Selim Temo'nun duygusal ve vicdanlı kalemine rağmen nereden bakarsanız bakın, yanlı, maalesef hakaret dolu ve birilerini memnun etme gayreti gösteren bir Şivan Perwer taşlaması olmuş yazı.

O yüzden yeni başlayanlar için kısa bir Şivan Perwer hatırlatması yapmamız gerekiyor.
Kürtçe şarkıların yasaklı olduğu, o uzun ve zor yılların efsane sanatçısıydı Şivan Perwer. Kürtler arasında şarkıları kadar ismi de saygıyla anılırdı. Kürt Müziği denince listenin ilk sırasında hep o vardı.

Türk kamuoyuysa ondan uzun yıllar bihaber olsa da şarkılarından fazlasıyla yararlanıyordu. İbrahim Tatlıses'in başını çektiği birçok sanatçı onun Kürtçe şarkılarının içini boşaltıp Türkçe'ye çeviriyordu.

Yıllar geçtikçe ve sürgün uzadıkça Şivan'ın yaptığı eserlerde giderek anlam kazanıyordu. Örneğin Halepçe mezalimini hiçbir tarih, hiçbir vicdan ondan daha dokunaklı daha iyi anlatamaz.

"Mıhemedo" sadece bir şarkı değildir 30 yıllık bir savaşın nağmelere sözlere işlenmiş kısa bir hikayesidir. Cegerxun'un "Kine em" şiiri onun sayesinde inkar ve imhaya karşı milyonlara ulaşan bir manifestoya dönüştü.

Ancak tüm bunlara rağmen Şivan’ın PKK ve aynı çizgideki isimlerle yıldızı bir türlü barışamadı.

Öcalan'ın yakalanması ve Şivan Perwer'in Irak Kürdistanı'yla sıcak ilişkiler kurması bu görüş ayrılığını daha da derinleştirdi. Avrupa'da fiziki saldırılara varan tepkilere maruz kaldı. Tepkiler çoğaldıkça Şivan'da onlara karşı sert sözler kullanmak zorunda kaldı.

2003 yılında Berlin'de verdiği konserde sahneye fırlayan bir gencin, elinden sazını alıp kırmaya çalışması, bir utanç görüntüsü olarak kayıtlara geçti.

Avrupa'da konser vereceği düğün salonlarına sahte bomba ihbarı yapılıp, konserleri sabote ediliyordu. Bir süre önce Ruşen Çakır'a  Öcalan'ın, kendisi içinde bir mesaj gönderip "Şivan'ı rahat bırakın!" demesini istemesi, sanırım içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne seriyordu. Hiç düşündünüz mü Şivan Perwer gibi bir isim Öcalan'dan neden böyle bir çağrı yapmasını istiyor?

Peki Şivan'ın attığı her adım doğru muydu? Tabiki değil, örneğin 30 yılı aşkın bir süredir sürgünde olan ve defalarca yapılan tüm çağrılara rağmen "dönmek için uygun zaman değil" diyen Perwer'in bir AKP organizasyonu olan Diyarbakır'daki törene katılması büyük bir hataydı.

Herhalde 37 yıl boyunca bir siyasi partinin seçim malzemesi olmak için sürgünde beklemedi. Kürt Halkı onun dönüşünü Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda vereceği tarihi bir konserle hayal ederken, Şivan'ın Ak Parti'nin bir organizasyonuyla dönmesi büyük bir hayalkırıklığı oldu.

Bunda hemfikiriz ancak tüm bunların yaşanmasında sadece Şivan'ın hatası yoktu. Yıllardır Avrupa'da sırf aynı görüşte olmadığı gerekçesiyle baskıların fiziki saldırıların hedefinde oldu. 

Kürt siyasal hareketinden adeta özenle uzaklaştırıldı. Örneğin uzun yıllardır Kürt kanallarında Şivan Perwer'in kliplerinin, şarkılarının neden yayınlanmadığının cevabını verebilir mi Sayın Selim Temo?

Bu sansürün nedeni de mi Şivan Perwer'in Bülent Arınç'la elele fotoğraf çektirmesi?
Artık Lenin'den Marks'tan bahsetmediği için mi, yoksa melodik devrimciliğin Kürtler'in yarasına merhem olmadığını gördüğü için mi kıymetli değil?

 Hem Şivan'dan siyaset üstü bir kişi olup sadece sanatını icra etmesini isteyip, hem de kendileri gibi düşünmüyor diye suçlamak ne kadar doğru?


Üstelik iddia edildiği gibi de Şivan Perwer her şeyi, bir kenara bırakıp keyif yapmıyor. IŞİD çeteleri nedeniyle tarihlerinin en vahşi saldırılarından birini yaşayan Irak Kürtleri'nin yanında. 

Defalarca mevzileri ziyaret edip, peşmergelere moral vermeye çalıştı. Onlar için yeni bir şarkı ve klip hazırladı. Rojava'dan giden mültecilere konser verdi. Dahası buradaki gelişmelere de hiçbir zaman bigane kalmadı. 

Ölüm oruçları sırasında sazını alıp cezaevindeki tutsaklarla dayanışmak için Erbil'de açlık grevine başladığını sanırım herkes biliyor. Görmek istemeyenler, inkar edenler olabilir ancak Şivan Perwer sevabıyla günahıyla ve yapılan tüm "şeytanlaştırmalar"a rağmen halen Kürtler'in sanatçı listesinin en başındaki isimlerden biri. 

Yarın çoğu şey unutulabilir tarih bazı kişileri ve yaptıklarını es geçebilir ancak Şivan Perwer ve eserleri Kürtler'in tarihinde emin olun hep olacaktır. 

O yüzden bu tepkiler bana biraz Sezen Aksu'nun Türkiye'de belli kesimlerden gördüğü muameleyi hatırlatıyor. Sırf onlar gibi düşünmüyor diye, bazı Türkler Sezen Aksu'yu bazı Kürtler'de Şivan Perwer'i linç etmeye doyamıyor.

Hüseyin Aladağ