5 Ağustos 2013 Pazartesi

Uludere'den Reyhanlı'ya televizyon haberciliği!

 


Öğrendiğimde olayın üzerinden saatler geçmişti. Karlı dağların, kayalıkların içinden çıkarılıp katırlarla getirilen cesetler çoktan soğumuştu. Hatta o kadar zaman geçmişti ki insanların ağlamaktan sesi kısılmıştı.
 
Bir traktörün römorkörünü tıka basa dolduracak kadar ceset üst üste yığılmıştı. Bir mahşer yeriydi orası, gerçek olmayacak kadar kötü ve vicdanları emip süngere çevirecek kadar acımasız bir olaydı Uludere ölüleri.
 
Birkaç saat içinde tüm dünya duydu o katliamı, fotoğrafları görüntüleri internet sayesinde uzaya ulaştı ama sen o katliamın üzerinden saatler geçmesine rağmen gözünü sımsıkı kapatmaya devam ettin.
 
Haber merkezlerinde ıkına ıkına Tsk.gov.tr'den gelecek "bunlar külliyen yalandır" açıklamasını bekledin.
Böyle tam 18 saat geçti. Resmi ağızların bıdı bıdısından sonra nihayet özenle seçilmiş, montajla tüm ürpertisi alınmış görüntülerle "Uludere'de 34 kişi hayatını kaybetti olay operasyon kazası" diyebildin.
 
O günden bu güne pek bir şey değişmedi aslında, yine bir katliamla sınanıyorsun. Uludere'den Reyhanlı'ya...
Ancak bu kez hükümet yargı ve RTÜK senin imdadına çabuk yetişti. Zaten gidip, görüp, yazmak istemediğin Reyhanlı katliamı için yasak kararı verdi.
 
Gerçekten yasak olmasa ne diyecektin? Ajansın geçtiği görüntüyü, muhabirin verdiği bilgiyi, yaptığı tüm röportajları olduğu gibi verebilecek miydin?
 
Sakın "basın özgürlüğü, haber alma hakkı" efsanesinden bahsetme, sen onları zaten uzun süredir gönüllü ipotek ettirmiştin. Şimdi "yasak var o yüzden yazamıyoruz, görüntü veremiyoruz " yalanına sığınma.
 
Bugün bir savcının isteğiyle, bir mahkemenin kararıyla, milyon liralar verip RTÜK'ten HD yayın için  frekans aldığın televizyonunda, 50'den fazla insanın öldüğü bir katliamın haberini veremiyorsan suç senden başkasında değil.
 
Çünkü hiç itiraz etmiyorsun, onca avukatına ve geniş imkanına rağmen "ben bu kararı tanımıyorum bu haberi vermek zorundayım" diyerek o mahkeme kararlarını mahkemelere taşımıyorsun. İtaat ediyorsun sadece.
 
Adın haber kanalı ama ülkenin siyasilerinin "cumhuriyet tarihimizin en kanlı saldırısı" dediği olayı veremiyorsun.
Her neyse daha fazla uzatmaya gerek yok. Türkiye'de televizyon haberciliği zaten toptan yasaklanmalı.
 
Bazı haberleri sen gönüllü sansürleyip vermiyorsun, bazılarını da devlet vermeni istemiyor geriye ne kaldı?
 
En iyisi mi sen bültenlerine bol bol "yaza hazırlık, selülitlere-kilolara son" haberleri yap. Riski yok reytingi bol.
Bu aralar vatandaşın yine-yeniden-bir kez daha  merak ettiği en önemli şey bu, malum önümüz yaz...
 

twitter.com/normalgasteci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder